Uzun, soğuk, yağışlı bir kıştan sonra nihayet yaz ve tatil geldi. Kışın, Gerze'nin yalnızlığında konağa birbirinden farklı yaşamlar getiren birçok gezginden sonra nihayet bizim de yollara düşme vaktimiz gelmişti..
Bu yıl gezgin olma ruhunda, Yalçın ile rotalarımızı ayırdık. Buna dair birçok tartışmamız, ortak kararımız, gerekçemiz vardı.
Birlikteyken daha çok birbirimizle ilgiliydik, yolculuk boyunca deneyimlediklerimize temas etme noktasında sığ kalıyorduk. Aslında gezgin olma ruhumuzun en başat sebebi; başka insanlara, kültürlere, dinlere, dillere dokunmaktı ama birlikte olunca birçok dokunuşu es geçiyorduk.
Dillerimizi geliştirme konusunda da yol kat edemiyorduk. İletişim ihtiyacımızı birbirimizle karşılıyor, başka insanlara mecbur kalmadıkça temas etmiyorduk.
Yine yol demek, yolculuk demek, aynı zamanda kendine yolculuktu. Başka insanlarda, kültürlerde, dinlerde, dillerde kendini aramaktı, kendine ayna tutmaktı ve bu ancak yalnız yolculukla mümkün olabiliyordu.
Zaten uzun, kocaman kara bir kışı Paltolu Konak'ta iki kediyle, onlarca kitapla soba başında birlikte geçirmiştik. Şimdi ayrılmanın, bir dahaki uzun kış geceleri için insana, doğaya, yaşama, kültürlere, dinlere, dillere dair gözlemlerimizi, deneyimlerimizi biriktirmenin zamanıydı.
Bu gerekçelerden yola çıkarak herkes kendi rotasını çizdi. Yalçın'ı 8 Temmuz'da Malezya, Tayland, Kamboçya, Vietnam, Laos ve Mynmar'a uğurladım. Yalçın'ın kendi derinliklerine doğru bir yolculuk olması dileğiyle...
Evet, şimdi benim yollara düşme zamanım. Yaz boyunca Gürcistan, Ermenistan, İran, Umman, Dubai (çok merak ettiğimden değil, birikmiş Arap sermayesinin ucuz uçak bileti imkanından) gezmeyi planlıyorum, tabii 50 derece sıcaklığa başörtüsü ve kapalı kıyafetlerle nasıl dayanacağım kafamda ciddi bir soru işareti.
Gürcü, Ermeni, Azeri Türk'ü, Fars, Kürt, Arap kültürlerini anlamayı, farklı dillerin fonetiğini dinlemeyi, Hristiyan, Müslüman, Zerdüşt dinlerinin manevi derinliğine dalmayı, çöllerin, körfezlerin kıyısında dinlenip hayal kurmayı istiyorum.
Paltolu Konak'ı kedilerimiz Çirkin ve Sarnıç'a bırakıyoruz. Ikisinin ve çiçeklerimizin bakımı için emek harcayan Zühtü, Saba-Berna, Esma, Ozan ve Zafer'e şimdiden teşekkürler.
Eylülde Paltolu Konak'a döneceğiz, yollarımız kimlerle kesişip, kimlerle hangi öyküleri paylaşacağız bilmiyorum. Ama biliyorum ki bir "backpacker" olarak doğaçlama yol almak, bambaşka coğrafyalarda akmak, dünyanın raksına farklı mekan ve zamanlardan eşlik etmek bir varoluş biçimi olarak bana iyi geliyor.
Paltolu Konak'ı tüm masalsı atmosferiyle çok özleyeceğim.
Bu yıl gezgin olma ruhunda, Yalçın ile rotalarımızı ayırdık. Buna dair birçok tartışmamız, ortak kararımız, gerekçemiz vardı.
Birlikteyken daha çok birbirimizle ilgiliydik, yolculuk boyunca deneyimlediklerimize temas etme noktasında sığ kalıyorduk. Aslında gezgin olma ruhumuzun en başat sebebi; başka insanlara, kültürlere, dinlere, dillere dokunmaktı ama birlikte olunca birçok dokunuşu es geçiyorduk.
Dillerimizi geliştirme konusunda da yol kat edemiyorduk. İletişim ihtiyacımızı birbirimizle karşılıyor, başka insanlara mecbur kalmadıkça temas etmiyorduk.
Yine yol demek, yolculuk demek, aynı zamanda kendine yolculuktu. Başka insanlarda, kültürlerde, dinlerde, dillerde kendini aramaktı, kendine ayna tutmaktı ve bu ancak yalnız yolculukla mümkün olabiliyordu.
Zaten uzun, kocaman kara bir kışı Paltolu Konak'ta iki kediyle, onlarca kitapla soba başında birlikte geçirmiştik. Şimdi ayrılmanın, bir dahaki uzun kış geceleri için insana, doğaya, yaşama, kültürlere, dinlere, dillere dair gözlemlerimizi, deneyimlerimizi biriktirmenin zamanıydı.
Bu gerekçelerden yola çıkarak herkes kendi rotasını çizdi. Yalçın'ı 8 Temmuz'da Malezya, Tayland, Kamboçya, Vietnam, Laos ve Mynmar'a uğurladım. Yalçın'ın kendi derinliklerine doğru bir yolculuk olması dileğiyle...
Yalçın'ın Konağa ve Sarnıç'a vedası |
Evet, şimdi benim yollara düşme zamanım. Yaz boyunca Gürcistan, Ermenistan, İran, Umman, Dubai (çok merak ettiğimden değil, birikmiş Arap sermayesinin ucuz uçak bileti imkanından) gezmeyi planlıyorum, tabii 50 derece sıcaklığa başörtüsü ve kapalı kıyafetlerle nasıl dayanacağım kafamda ciddi bir soru işareti.
Gürcü, Ermeni, Azeri Türk'ü, Fars, Kürt, Arap kültürlerini anlamayı, farklı dillerin fonetiğini dinlemeyi, Hristiyan, Müslüman, Zerdüşt dinlerinin manevi derinliğine dalmayı, çöllerin, körfezlerin kıyısında dinlenip hayal kurmayı istiyorum.
Paltolu Konak'ı kedilerimiz Çirkin ve Sarnıç'a bırakıyoruz. Ikisinin ve çiçeklerimizin bakımı için emek harcayan Zühtü, Saba-Berna, Esma, Ozan ve Zafer'e şimdiden teşekkürler.
Gerze'de bir fotoğrafçının gözünden kedilerimiz |
Yol için hazırım |