15 Kasım 2014
Dört kişi konakta buluştuk. Bugün üçüncü katın temizliğini yapmaya karar
verdik. Gömme dolaplardan koyun yünleri,
el işi döşekler, el işi yorganlar çıkardık, hepsi el emeği ve çok
değerliydi ama temizliği imkansız gibi görünüyordu. İçimizden gelmese de o el
işi döşekleri, yorganları, kilimleri çöp poşetlerine doldurduk.
Gömme dolaplardan bulduklarımıza anlam vermeye çalışırken |
Babaannenin
olduğunu tahmin ettiğimiz giysileri bulduk Bensu ile. İkimiz de bitpazarı
meraklıları olarak eşyaları tek tek gözden geçirdik, belki de 50 yıl öncesinin modasıydı o
elbiseler, etekler, yelekler… Birbirimize göstererek birbirimizin onayından
geçirip çöp poşetine değil de yıkanıp temizlenmek üzere kenara ayırdık.
Bensu ile babaannenin kıyafetlerini paylaşırken |
Bensu'nun hazinesi; eski çantalar |
Bensu,
en çok da o günlerin modasını yansıtan kol çantalarına sevindi.
Üçüncü katın
temizliğini elektrik olmadığı için gün ışığının kaybolmasıyla yarın yapmak
üzere yarıda bıraktık. Hep birlikte hayal kurmaktan işler yavaş
ilerliyordu, şunu da yapalım, bunu da yapalım demekten fazla iş yapamıyorduk.
Hayal kurma molaları veriyorduk sık sık. Hayallerimizin birbirine eklenmesiyle
çalışma tempomuz düşse de bir yandan da bu hayaller çalışma
motivasyonumuzu arttırıyordu. Sokaktan konağın kocaman ahşap kapısına inen merdivenlere
oturup biralarımızı içerken hayallerimiz konağın yüzyıllık tarihine
ekleniyordu.
Günün yorgunluğu ve bira ve zafer |
Loş bir sokak lambasının
altından karanlık sokağa çıkarak usulca konaktan ayrıldık. Kimse bu ruhu
bırakıp gitmek istemiyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder