8 Kasım 2014
Bu eski konak, Gerze’de yapılması planlanan termik santrale karşı birlikte mücadele verdiğimiz Ahmet Abi’mizin babaannesinin konağıymış. Yalçın, ben ve Ahmet Abi evi görmeye gittik. Kocaman ahşap kapıdan girerken çok heyecanlıydık. Bir asra açılan kapı; yüzlerce ses, yüzlerce ayak izi, kahkahalar, kavgalar, eşyalar, çocuk bağrışları… Yaşanmışlığı olmayan bir şeyi sahiplenemiyoruz.
This old
mansion was belonged to the grandmother of a dear old friend, Ahmet with whom
we fight against the thermal power station that used to be planned to be
constructed in Gerze. We, Yalçın and me, went to see the mansion together with
Ahmet. We were thrilled while entering from the huge wooden door. A door which
opens to a century; a lot of voices, hundreds of footprints, laughters, quarrels,
goods, children gigglings.. We can’t own a thing that has no soul!
***
***
Ahmet Abi
ısrarla bu evde yaşayamayacağımızı, evin çok eski olduğunu söylüyordu. Biz
Yalçın’la bu evde yaşayıp yaşayamayacağımız konusunda konuşma gereği bile duymadık. Benim hayallerimin üzerine o hayal kuruyordu,
onun hayallerinin üzerine ben. Ahmet Abi anlam veremedi ve anahtarı bize
bırakırken istediğimizi yapmakta serbest olduğumuzu, evden kira istemediklerini
söyledi.
Ahmet
kept saying that we couldn’t live in this house because it was too old to live
in. We, Yalçın and Elif, didn’t even need to discuss if we could, or not. We
are dreaming over each others dreams. Ahmet couldn’t understand us, but giving
us the key of the house he said that we were allowed to do to anything and they
didn’t want us to pay rent.
***
***
Üç katlı
bir konak, ahşap merdivenler ve ahşap tırabzanlar… Orta katın iki odasının
birer duvarı gömme dolaplar ve şömine ile kaplı. Aslında Anadolu’nun geleneksel kalabalık aile
yapısına uygun yapıldığı için şömine dediğimiz yerler yemek yapımında ocak
olarak kullanılmış zamanında. En üst katta iki oda ve iki odanın da duvarları
gömme dolapla kaplı ve ince uzun küçük bölmeli pencereler… Üçüncü katın
salonunda beni çeken bir ruh vardı, henüz tanımlayamadım.
A
three-storey house with wooden stairs and handrails... Two rooms of the middle
floor has each a wall covered with closet and fireplace. Actually since the
mansion were built in accordance with the traditional Anatolian “crowded family”
structure in its era, those fireplaces used to be used as stoves. The top floor
has two rooms and both rooms has walls covered with closets and windows
composed of tiny partitions. There was something attracting to me in the hall
of the top floor, couldn’t say what yet.
***
9 Kasım 2014
The
grandmother died 7 years ago and the caretaker, Sündüz lived for 7 years in the
first floor with 2 children. Sündüz and her family bought a house and move out.
So the mansion has been abandoned since then.
***
İkinci
ve üçüncü katta babaannenin eşyaları duruyordu; ceviz gardıroplar, pirinç
karyolalar, ceviz komedinler, yataklar, yorganlar, kıyafetler…
In
the second and the third floor, there were the grandmother’s belongings which
are walnut wardobes and nightstands,
brass bedsteads, mattresses, quilts and clothes...
***
Sabah
konağa gitmek ve kendimize yaşam alanı açmak için temizliğe başlamak
istiyorduk. Bizi çeken bir şeyler vardı.
50 yıldır dokunulmamış alanlara dokunacaktık belki de. Yalçın'la maskeler,
eldivenler, çöp poşetleri ile konağın yolunu tuttuk. Yılların yaşanmışlığına
tanıklık etmiş yatak, yorgan, kıyafet, halı, kilim gibi şeyleri toplayıp yaşananlara
saygımızı eksik etmeden çöp poşetlerine doldurduk.
In the
morning, we wanted to go there and start cleaning right away. There was
something magnetising us. Maybe we were about to get within the dirt of 50
years. We were headed to the mansion with protective masks, latex gloves and
garbage bags. We gathered the junks like
mattresses, quilts, clothes, carpets, rugs, etc., and put them into garbage
bags.
Orta katı temizlerken (Yalçın) |
Orta kat, kullanılacak eşyalar bir odaya ayrılarak,
kullanılamayacak eşyalar çöp poşetlerine doldurularak, tamamen düzenlendi.
The things which will be used was put into a room and the ones which will not be used put into garbage bags. So the middle floor was completely cleaned.
Dolapları boşaltırken / Emptying the closets |
Cevizden gardıroplar, cevizden komodin, ahşap yataklar bir odaya ayrıldı. Kıyılamazdı, bir marangoz ustasının emeğinin eserleriydi. Kaç zanaatkar kaldı ki şimdi ahşaba ruh veren?
Walnut wardrobes and nightstand and wooden beds was reserved in a room. We couldn't throw them away... They are the works of a carpenter master. How many craftsman have been left to give wood a soul?
Kaç marangoz kaldı ki ahşap pencere, sedir ve gömme dolaplar yapan?
How many carpenter have been left to make windows, diwans and closets?
İçi kerpiçle sıvanmış gömme dolaplar ve ocaklık / Closet plasterd with adobe and stove |
Elif - Sokak gösterilerindeki gibi bir ruh içinde / Elif - In a mood like in street demonstrations |
Konakta ilk günümüz - Gün batımı güneşi ahşap zemin üzerine vurmuş / First day in the mansion - Sunset reflecting on the wooden ground |
Kullanılamayacak durumda olan ve çöp poşetlerine doldurulan eşyaları konaktan ayrılırken sokak lambasının altına çöp
arabasının alması için bırakıyoruz.
We left the things which is unusable and stuffed in the garbage bags under the street light while we were leaving the mansion.
***
Bir yaşamın
tortusu konaktan kopmak üzere.
The sediment
of a lifetime is about to take off.
***
Akşam
konağın heyecanıyla arkadaşlarımız Yağız ve Bensu ile buluştuk. Onlarla
heyecanımızı paylaşınca onlar da eski evleri çok sevdiklerini, temizlik,
tadilat işlerine dahil olmak istediklerini söylediler. Hayallerimize iki
arkadaşımız daha dahil oldu ve hayallerimiz konakta komün bir yaşamı kurma
noktasında buluşuyordu. Şimdilik dört kişilik –Elif, Bensu, Yalçın, Yağız- bir
komün ütopyamız var. Belki sonra başka başkaları da; farklı etnik gruplardan,
farklı dillerden insanlar, çocuklar, hayvanlar, yaşlılar, engelliler… komün bir
yaşam düşü kuranlar bu hayale katılacak.
In the
evening, we met our friends Yağız and Bensu with the excitement of the mansion.
When we share our excitement with them, they told us that they liked old
houses, as well and wanted to be part of this cleaning and modification
process. Thus we now share our dreams with them and those dreams come together
to form a commune life in the mansion. We, four of us for a start, have a
commune utopia. Other people who dream a commune life, people from different
etnic groups, with different languages, old or disabled, children and animals
may join us.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder