21-22 Şubat 2015
Hafta içleri İsis'le konakta sessiz sessiz yaşıyoruz. Sıkıldıkça birbirimize sarıyoruz. Birbirimize sarışlarımız; benim ellerimin üstlerinin tırmalanması ve parmaklarımın ısırılması ile sonuçlanıyor da olsa onu çocuğum gibi seviyorum.
İsis'in sağı solu tırmalamaya başlaması ile artık ona bir tırmalama tahtası yapmak farz oldu. Malzemelerimizi temin ettikten sonra (1 m 10 cm çapında gider borusu, 40 m halat, eski kitaplığımızın kapaklarından iki kare tahta, tutkal, dekopaj aleti) işe giriştik. İki kare tahtayı, boruları içine geçirip tutkal ile yapıştıracağımız şekilde kesiyoruz.
Malzemeler; halat, boru, dekopaj, eski kitaplıktan söktüğümüz kapaklar
|
Dekupaj testere ile kare tahtalara borunun geçeceği yuvarlaklar açılıyor. |
Bizim yaptığımız tırmalama tahtası daha çok bistro masaya benzedi sanki, İsis'i de alıp masamıza, biralarımızı yudumluyoruz.
İsis'in şerefine...
|
Bira içtikten sonra tütüne de başladı. |
|
Boruya tutkal sürüp halat sıkıca sarılıyor. |
|
Makara görevi gören Yağız sıkılmış sanki.. |
|
Yapılış aşamaları |
|
İsis şimdiden sabırsız.. |
|
İsis ve iki annesi |
|
Oyuncağını buldu |
|
Sanki tedirgin... |
Hafta sonu, pazar gününün günlük güneşlik havası bizi bahçeye davet ediyordu. Yangın evinde otururken diktiğimiz güllerden çelik yapmak için kesmeye gittik. Gül, hanımeli, sardunya, erik, incir dallarıyla döndük. Yalçın ile yıllanmış tartışmalarımızdan biri; bahçenin kullanımı meselesi. O çiçek ekmeyi sever, ben sebze meyve. Yangın evinin bahçesini parçalara bölerek tartışmalarımıza son vermiştik. O çiçekleriyle uğraştı, ben sebzelerimle. Neyse ki şimdi bahçe hepsine yeter.
|
Konağın bahçıvanı gülleri çelikliyor. |
|
Çeliklenmiş ve ekilmek için bir dahaki yılı bekleyen güller |
Yavaş yavaş bahçe işlerine de başlamanın keyfindeyiz. Akşam çökerken bahçeye, doğanın sesleri de birbirine karışıyor; uzaklardn havlama sesi, birbirinden güzel kuş sesleri, Yalçın'ın toprakla uğraşma sesi..
Bahçede akşamüstü sesleri...